2
Kardeşlerim, Tanrı’nın tanıklığını bildirmek için size geldiğimde, söz ustalığıyla ya da bilgelikle gelmedim. Çünkü aranızdayken, Yeşua Mesih’ten ve O’nun çarmıha gerilişinden başka hiçbir şey bilmemeye karar vermiştim. Sizlerle birlikteyken, zayıftım, korkuyordum ve tir tir titriyordum. Sözüm ve duyurduğum bildiri, insan bilgeliğinin ikna edici sözlerine değil, Ruh’un kanıtlayıcı gücüne dayalıydı. Öyle ki, imanınız insan bilgeliğine değil, Tanrı’nın gücüne dayansın.
Bununla birlikte, ruhsal yetkinliğe erişmiş olanlar arasında bilgelikle konuşuyoruz. Ancak bu bilgelik, ne bu dünyanın ne de bu dünyanın geçici önderlerinin bilgeliğidir. 7-8 Ama biz saklı olan
Tanrı bilgeliğinden gizemli biçimde söz ediyoruz. Tanrı’nın bizim yüceliğimiz için dünyalardan önce belirlediği bu bilgeliği bu dünyanın önderlerinden hiçbiri bilmedi. Çünkü bilselerdi yüce Efendi’yi çarmıha germezlerdi. Ama yazılmış olduğu gibi,
“Tanrı’nın kendisini sevenler için hazırladıklarını ne bir göz gördü ne bir kulak işitti ne de herhangi bir insan yüreği kavradı.”
10 Ama Tanrı Ruh aracılığıyla bunları bize açıkladı. Çünkü Ruh her şeyi araştırır. Evet, Tanrı’ya ilişkin derinlikleri bile araştırır. 11 Çünkü insanın içindekileri, insanın ruhundan başka kim bilebilir? Tıpkı bunun gibi, Tanrı’ya ilişkin şeyleri de Tanrı’nın Ruhu’ndan başka kimse bilemez. 12 Ama biz bu dünyanın ruhunu değil, Tanrı’dan gelen Ruh’u aldık. Öyle ki, Tanrı’nın lütfettiklerini bilebilelim. 13 Üstelik bunları insan bilgeliğinin öğrettiği sözlerle değil, Kutsal Ruh’un öğrettiği sözlerle konuşuruz. Ruhsal şeyler ruhsal şeylerle kıyaslanır. 14 Doğal insan, Tanrı’nın Ruhu’na ait şeyleri kabul etmez. Çünkü bunlar ona akılsızlık gibi gelir, ruhça değerlendirildikleri için bunları kavrayamaz. 15 Ama ruhsal olan her konuda yargı yürütebilir, ama kendisi kimse tarafından yargılanamaz. 16 “Efendi’nin düşüncesini kim bilebilir ki, O’na öğretsin?” Ama bizde Mesih’in düşüncesi var.