21
Deniz çölünün yükü.
Güneydeki kasırgalar nasıl süpürürse, çölden, korkunç ülkeden, o da öyle geliyor. Bana acı bir görüm bildirildi. Hain kişi hainlik etmekte, yok edici de yok etmekte. Çık Elam; saldır! Medya'nın iniltilerinin tümünü durdurdum. Bu yüzden kalçalarım acıyla dolu. Doğum yapan bir kadının sancıları gibi ağrılar beni ele geçirdi. O kadar çok acı çekiyorum ki, duyamıyorum. O kadar korkuyorum ki, göremiyorum. Kalbim çarpıntı içinde. Dehşet beni korkuttu. Arzu ettiğim alacakaranlık benim için titremeye döndü. Sofrayı hazırlıyorlar. Nöbeti belirliyorlar. Yiyorlar içiyorlar. Kalkın siz ey beyler, kalkanı yağlayın! Çünkü Efendi bana, “Git, gözcü dik” dedi. Gördüğünü bildirsin. Bir bölük, çift çift atlılar, bir eşek sürüsü, bir deve sürüsü gördüğünde, büyük bir dikkatle dinlesin.'' Aslan gibi bağırdı: “Ey Efendi, gündüzleri sürekli gözetleme kulesinin üzerinde duruyorum, geceleri de nöbet yerimde kalıyorum. İşte, çifter çifter atlılardan oluşan bir bölük geliyor.” Şöyle yanıt verdi: “Düştü, düştü Babil; ilâhlarının bütün oyma suretleri de parçalandı.
10 Sen benim harmanımsın, zeminimin de buğdayı!” İsrael'in Tanrısı, Ordular Yahvesi'nden duyduğumu size bildirdim.
11 Duma'nın yükü. Seir'den biri bana sesleniyor: “Gözcü, geceden ne var? Gözcü, geceden ne var?” 12 Gözcü şöyle dedi: “Sabah geliyor, gece de. Eğer sormak istiyorsanız sorun. Tekrar geri gelin.”
13 Arabistan'ın yükü. Ey Dedan kervanları, Arabistan'ın çalılıklarında konaklayacaksınız. 14 Susamış olana su getirdiler. Tema ülkesinin sakinleri kaçakları ekmekleriyle karşıladılar. 15 Çünkü kılıçlardan, çekilmiş kılıçtan, gerilmiş yaydan, savaşın hararetinden kaçtılar. 16 Çünkü Efendi bana şöyle dedi, “Ücretli bir işçinin saydığı gibi, bir yıl içinde Kedar'ın tüm görkemi sona erecek; 17 ve Kedar çocuklarının yiğitleri olan okçuların sayısından arta kalanlar az olacak; çünkü bunu İsrael'in Tanrısı Yahve söyledi.”