6
İsa Mesih mühürleri açıyor
Kuzuʼnun yedi mühürden birini açtığını gördüm. O zaman dört yaratıktan birinin gök gürlemesine benzer bir sesle, “Gel” dediğini işittim. Bir de baktım, beyaz bir at gördüm. Ata binmiş olanın elinde yay vardı. Ona bir taç verildi, ve zafer üstüne zafer kazanmaya çıktı.
Kuzu ikinci mührü açınca ikinci yaratığın, “Gel” dediğini işittim. Kızıl renkte başka bir at ortaya çıktı. Ata binmiş olana yeryüzünden barışı kaldırma yetkisi verildi. Böylece insanlar birbirlerini katledeceklerdi. Aynı zamanda ata binmiş olana büyük bir kılıç verildi.
Kuzu üçüncü mührü açınca üçüncü yaratığın, “Gel” dediğini işittim. Bakınca kara bir at gördüm. Ata binmiş olanın elinde bir terazi vardı. Dört yaratığın ortasından sanki bir ses işittim. Ses şöyle diyordu, “Bir ölçek buğday bir dinara*Bir ölçek buğday bir dinara Burada ölçek diye tercüme edilen Grekçe kelime, o çağda bir kişinin günlük yiyeceği, dinarsa işçinin günlük ücretiydi., üç ölçek arpa bir dinara. Ama zeytinyağına ve şaraba zarar verme.”
Kuzu dördüncü mührü açınca dördüncü yaratığın “Gel” dediğini işittim. Bakınca soluk yeşil bir at gördüm. Ata binmiş olanın adı Ölümʼdü. Ölüler dünyası onun peşinden geldi. İnsanları kılıçla, kıtlıkla, salgın hastalıkla ve yeryüzünün vahşi hayvanlarıyla öldürsünler diye onlara dünyanın dörtte bir yanı üzerine yetki verildi.
Kuzu beşinci mührü açınca katledilen kişilerin canlarını kurban yerinin altında gördüm. Onlar Allahʼın sözü ve ettikleri şahitlik için öldürülmüşlerdi. 10 Yüksek sesle feryat edip şöyle dediler: “Ey Efendimiz, sen kutsal ve doğrusun. Daha ne zamana kadar bekleyeceksin? Yeryüzünde oturanları cezalandır, dökülen kanımızın intikamını al!” 11 Öldürülen kişilerin her birine beyaz bir kaftan verildi. Kısa bir süre daha beklemeleri istendi. Mesihʼe hizmet eden imanlı kardeşlerinden bazıları onlar gibi öldürülecekti. Onların sayısı tamamlanıncaya kadar beklemeleri istendi.
12 Kuzu altıncı mührü açınca baktım, büyük bir deprem oldu. Güneş keçi kılından yapılmış bir çuval gibi kapkara oldu. Ay tamamen kan rengine döndü. 13 Gökteki yıldızlar da yeryüzüne düştü. Bu, güçlü rüzgarla sarsılan incir ağacından olgunlaşmamış incirlerin düşmesi gibiydi. 14 Gökyüzü de dürülen tomar gibi ortadan kalktı. Her dağ, her ada yerinden sökülüp alındı.
15 Dünya kralları, büyük devlet adamları, komutanlar, zenginler, sözü geçenler, bütün köleler ve özgür insanlar mağaralara ve dağlardaki kayaların arasına saklandılar. 16 Dağlara ve kayalara, “Üzerimize düşün”Bakınız Hoşeya 10:8 ayetine. dediler. “Bizi tahtta oturan Allahʼın bakışından ve Kuzuʼnun öfkesinden saklayın. 17 Çünkü onların öfkesinin büyük günü geldi. Buna kim dayanabilir?”

*6:6 Bir ölçek buğday bir dinara Burada ölçek diye tercüme edilen Grekçe kelime, o çağda bir kişinin günlük yiyeceği, dinarsa işçinin günlük ücretiydi.

6:16 Bakınız Hoşeya 10:8 ayetine.